27 Nisan 2011 Çarşamba

Bir takım hevesler...

Eşimle birlikte evlendikten sonra çok kilo aldık. ben 48 dim 55 oldum :) eşimi hiç söylememeyim. Fazla yediğimizden değil doğal ve sağlıklı beslenemediğimizden dolayı olduğunu düşünüyoruz ve tabi sporda yapılmıyor. Bunların hepsi birleşince kısa sürede kilo almak kaçınılmaz oluyor.

Napalım napalım derken spora başlayalım dedik . İlk sabah saat 6 da kalkıp, 7 ye kadar spor yaptık sonra duş sonra iş, ilk günün akşamı ikimizinde üzerinden tır geçmiş gibi:) akşam erkenden yattık. Ertesi sabah yine erken kalkıp pes etmek yok dedik ve doğruca spora. Heryerimiz zaten acıyor derken yine iş akşam yine yorgunluk. Alışacağız dedik pes etmek yok. 3. sabah alarm çalıyor biz susturuyoruz, yine çalıyor, yine susturuyoruz derken işe zor yetiştik:)

Spor mutlaka gerekli ama biz şuan için yapamıyoruz :) Az yiyelim dedik. Yemekleri az yapıyorum fakat bu sefer aburcubur fazla yiyoruz. Sonra karar verdik, bundan sonra az yiyeceğiz, abur cubur yok, sürekli meyve ve doğal yollarla yetiştirilmiş gıdalarla besleneceğiz.

Uzun lafın kısası :) Eminönü'ne gittik. Güzelce saksılarımızı beğendik. Sonra bir paket  domates, kalın ve ince yapraklı maydanoz ve küçük biber tohumlarından aldık.
Onları da bir güzel ektik ve her gün suluyoruz bakalım becerebilecek miyiz.

Bir hafta sonraki halleri de aşağıda. Şimdi biraz daha büyüdüler :) Sabırsızlanıyorum.

6 Mart 2011 Pazar

FÖN MAKİNESİ

Çok önemli tüyolar vereceğim. Fön çekmeyi ve düz saça bayılıyorum bu nedenle hergün fön makinesi sesi evimizden eksik olmuyor.Özellikle sabahları işe giderken:)
Saçına fön çekenlerin en önemli malzemeleri fön makinesi ve tarağıdır. (Saçına bakması gereken en önemli şey tabiki :)). Benimde kuaförüm den satın aldığım bir fön makinesi vardı. Sesi ve ısısı da fazla idi. Güzel düzlüyordu fakat duştan sonra saçımın ne kadar yıprandığını görüp bu halde dolaşamayacağım dan yine fön çekiyordum. Bu döngü böyle sürekli devam ediyordu taki makinemi banyoda elimden düşürüp içindeki bir takım techizatını kırana kadar. İyi ki kırmışım:) Önce sesi değişti. İki gün daha kullandım sonra tamamen bozuldu. Hemen fön makinesi arayışına girdim ki bir daha kuaförlerden kesinlikle almam. En ucuzunu pahalıya satmaya çalışıp, saça en çok ısıyı vereni seçiyorlar.
İnternetteki yorumları okudum birkaç kuaförü arayıp belirlediğim modelleri sordum. Sitelerine baktım. Garantilerine ve teknik servis hizmet bilgilerine ulaştım ve bir tanesinde uzun araştırmalarım sonucu karar verdim. ETAP 3200 PROFESSIONAL. Yorumlarda her yerde 2000 watt yazıyor ve ucu yok deniliyor. Ama alınınca görüyorsunuz ki 2200 watt ve ucu da içinde:)
Şiddetle bu makineyi tavsiye ediyorum. 2 yıl garantisi var ve ısısı da saçıma zarar vermedi. Kullanınca okuduğum yorumları daha iyi anlıyorum ve çok memnun kaldım. Kolayca fön çekiyorum:)

27 Şubat 2011 Pazar

Ev işleri...

Haftasonları aklımızdaki değişikilikleri yapıyoruz eşimle. Malzemelerini çok önceden almıştım fakat işlerimizin yoğunluğundan bir türlü vakit ayıramıyorduk. Geç olsada pazar günü yapmaya karar verdim. Fazla vaktimide almadı aslında toplamda en fazla bir saat belki.

Malzemelerimiz şunlar. Ahşap, uygun fiyata alınmış çerçeveler, uygun ince uçlu fırça ve su bazlı ahşap boyası. Bunların hepsini yapı malzemesi satan mağazalarda bulabilirsiniz. Yanlız boyayı biraz aradım kokusuz ve beni uğrastırmayan (birseylerle karıştırmayayım, hazır , hemen kullanayım istedim.) boyayı yine Koçtaş'tan aldım. Osmanlı renkleri adı altında çok fazla çeşit var. Ben mürdüm rengini beğendim ve tüm çerçevelerimi tek renk boyadım. Evimizde hiç olmayan bir renkti ve bu sayede holümüz hareketlendi:)

Ara ara resimlere bakmayı seviyorum ve en beğendiğim resimlerimizden bir köşe olsun istedim. Arkadaşken, nişanlıyken ve evliyken :) yaşlandığımızda da yanına birkaç çerçeve de ekleyeceğim:)

Not: Çerçevelerin duvarda düzgün durmasını istiyorsanız mutlaka su terazisi kullanın.

24 Şubat 2011 Perşembe

Ev işleri...

Temmuzda(evlendiğimiz vakit) İkea dan çalışma sandalyeleri almıştım fakat hiç memnun değildim. Tekerlekleri çıkıyor sırt yastığı rahat değildi. Belki beğenenler olmuştur fakat kendi adıma memnun değildim. Neyse kaç zamandır evim için çalışma sandalyesi arıyordum. Çok fazla zamanım olmadığı için hafta sonu da böyle şeylere vakit ayırmak istemediğimden bu arayışım çoğunlukla internet üzerinden oluyordu.  Bu sayede birçok şey öğrendim, çalışma sandalyelerine nasıl oturulması gerektiği veya sandalye alınırken nelere dikkat edilmesi gerektiği ile alakalı. Uzun bir araştırmadan sonra bazı firmaların birkaç sandalyesini beğendim. Hem görüntü olarak hem de kullanımı rahat olması açısından. Benim için ilk öncelik kullanımındaki rahatlıktı. Çünkü ofiste çalışmam nedeniyle gün içerisinde de sürekli oturuyorum ve eve döndüğümde belim çok yorgun ve hafif ağrılı oluyor.
Bu nedenle dün akşam sandalyelere bakmaya gittik eşimle. İnternetten bulduğum sandalyelerin hepsine baktık ama internette baktıklarımın bazıları netteki gibi çıkmadı. Gözüme çok büyük geldiler. Halbuki nette ufacık görünüyordı.
Çalışma odamızda küçük olduğundan rahat ve ufak modellere baktık. Nette araştırdıklarımın çoğunu beğenmedim. Koçtaş'tan istediğimize çok yakın(tam istediğim gibi sanırım yok)  bir tane eşime bir tane de bana aldık. Tabi eşimin boyu 1.80 benim de anca 1,60J olunca sandalye boyutları da farklı oldu.

Kullanımını görmek için sabırsızlanınca eşime de yalvar yakar dün akşam ikisini de monte edebildik. İşimiz 23:30 da anca bitti. Deneme amaçlı biraz kullandım gerçekten ilk kullanım için rahat buldum. Uzun süre kullanınca yine paylaşırım tecrübemi.

Fiyatları da gayet uygun , güzel ve rahat bir şeyler istiyorsanız bakmanızı öneririm.

20 Şubat 2011 Pazar

Avene Diacneal... Cilt problemi olanlar buraya...

Merhabalar,

Hafta sonu sebebiyle biraz rahatladım ve kendime de vakit ayırdımJ El, ayak, cilt, saç bakımı derken hafta sonu da nasıl geçti anlamadım ama, neyse bu yazımda sizlere kullandığım bir üründen bahsedeceğim. Bu markayla hiçbir alakam yokJ Sadece benim gibi ciddi cilt problemleri yaşayan ve her türlü ilaçlara, bitkisel tedavilere boşuna zaman ve para ayıran arkadaşları aydınlatma adına, gerçekten memnun kaldığım için bahsedeceğim.

Ciddi cilt problemimi aşağıdaki fotoğraftan görebilirsiniz. Kendimle barışık olduğumdan rahatça örnek gösteriyorum cildimiJ liseden beri süre gelen (yaklaşık 10 yıldır) sivilcelerimin her yetişkinin dediğine inanarak evlenince geçeceği umuduyla biraz rahattım. 1 yıldır evliyim sivilcelerim azaldı (tabi ergenlik dönemini atlattığım için evlilikle alakası yok yaniJ)fakat izler aynen kalıyor. Ayrıca sivilcelerimle oynamayı çok severdim( bu terimi sivilcesi olanlar çok iyi anlar.) İzler sanırım o zamanlardan.



Bu ürünle ilgili internette bir sürü açıklama var. Bu yüzden uzun uzun içindekilerden bahsetmeyeceğim. Biraz sabırlı olursanız inanın etkisi çok güzel. Yaklaşık 2 haftadır kullanıyorum ve o kadar memnunum ki anlatamam. Değişimi gözle fark edebiliyorsunuz. Doktorumum önerisiyle ben izlerim için almıştım fakat prospektüsünde sivilcelerin üzerine sürünce yatıştırma etkisi de olduğu yazıyor. Yani sivilcesi olanlar için de uygun.

 
Akşamları kullanılıyor hafif yanma ve çok az kızarıklık yapıyor çünkü. Aşırı yanma ve kızarıklık olunca 1 gün ara verip sonra devam ediyorsunuz. Tam etkisi de 2 ay sonra ortaya çıkıyormuş. Yani kesin sonuç için sabırlı olmak gerek. 30 ml tüp içinde ve uzun bir süre gidiyor gibi. İnce bir tabaka sürdüğünüz için. Fiyatı da eczanelerde yaklaşık 50 TL. Kozmetik ürünleri ve maskelerden oldukça uygun bence.

Sevgiler,
Meldemoz

1 Şubat 2011 Salı

Kalimera....

Çok yoğun 4 gün geçirdim. Türkiye gibisi yok belirtmek istiyorum :) Toplantılarımız istediğimiz gibi geçti. Her konuda işverenle mutabık kaldık. Bu konuda içimiz rahat Türkiye'ye döndük.

Yunanistan'a gelince,

Gezemediğimiz için fazla yorum yapamayacağım. Zamanın kısıtlı olmasından  ve işlerimizin yoğunluğundan dolayı Yunanistan'ı hiç gezemedik. İlk izlenimler çok iyi de değil zaten. İstanbul'dan Atina'ya indik.Toplantılarımız Selanik'te olduğu için de hemen Selanik'e geçtik.

Heryerde mandalina ağaçları var.Her caddede, her sokakta. Ve kimse dokunmuyor çünkü apartmanların en alt katında oluşturulan manavlar oldukça fazla ve mandalina istemediğiniz kadar var.  Beyaz ve mavi renklerin hakimiyeti fark edilir bir biçimde. Lokantalar genelde maviye boyanmış durumda.

Fotoğraf taksi içinden çekildiğinden biraz bulanık tabi.

Benim için en önemli şey, Atatürk'ün evi idi. Ziyaret etmeyi başarabildik. Duygulanmamak elde değil. Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Evin önündeyken çimen ve çiçeklerin kokusu başınızı döndürüyor. İçeri girdiğinizde keskin ahşap kokusu... Eşyaların yerleşimi ve kaç yıldır dokunulmamış olması ki anlıyorsunuz ayrı bir heyecan verici. Flashsız çekime izin verdiklerinden dolayı bir sürü fotoğraflarım var.:)


Yunanistan'la yakın iklimlere sahip olmamız , hatta kültürlerimizin bile yakın olması işlerimizi kolaylaştırdı. Benimde düşüncem 'denizden babam çıksa yerim' olduğu için bol bol deniz mahsulleri yedik. Gerçekten lezzetli yapıyorlar. Zaten yemeklerimizin çoğu aynı. Baklavamızı sahiplenmişler:) Heryerde lokum yiyebilirsiniz. Çay dediğinizde bildiğiniz çay ikram edilecektir. :)