1 Şubat 2011 Salı

Kalimera....

Çok yoğun 4 gün geçirdim. Türkiye gibisi yok belirtmek istiyorum :) Toplantılarımız istediğimiz gibi geçti. Her konuda işverenle mutabık kaldık. Bu konuda içimiz rahat Türkiye'ye döndük.

Yunanistan'a gelince,

Gezemediğimiz için fazla yorum yapamayacağım. Zamanın kısıtlı olmasından  ve işlerimizin yoğunluğundan dolayı Yunanistan'ı hiç gezemedik. İlk izlenimler çok iyi de değil zaten. İstanbul'dan Atina'ya indik.Toplantılarımız Selanik'te olduğu için de hemen Selanik'e geçtik.

Heryerde mandalina ağaçları var.Her caddede, her sokakta. Ve kimse dokunmuyor çünkü apartmanların en alt katında oluşturulan manavlar oldukça fazla ve mandalina istemediğiniz kadar var.  Beyaz ve mavi renklerin hakimiyeti fark edilir bir biçimde. Lokantalar genelde maviye boyanmış durumda.

Fotoğraf taksi içinden çekildiğinden biraz bulanık tabi.

Benim için en önemli şey, Atatürk'ün evi idi. Ziyaret etmeyi başarabildik. Duygulanmamak elde değil. Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Evin önündeyken çimen ve çiçeklerin kokusu başınızı döndürüyor. İçeri girdiğinizde keskin ahşap kokusu... Eşyaların yerleşimi ve kaç yıldır dokunulmamış olması ki anlıyorsunuz ayrı bir heyecan verici. Flashsız çekime izin verdiklerinden dolayı bir sürü fotoğraflarım var.:)


Yunanistan'la yakın iklimlere sahip olmamız , hatta kültürlerimizin bile yakın olması işlerimizi kolaylaştırdı. Benimde düşüncem 'denizden babam çıksa yerim' olduğu için bol bol deniz mahsulleri yedik. Gerçekten lezzetli yapıyorlar. Zaten yemeklerimizin çoğu aynı. Baklavamızı sahiplenmişler:) Heryerde lokum yiyebilirsiniz. Çay dediğinizde bildiğiniz çay ikram edilecektir. :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder