28 Mayıs 2011 Cumartesi

Şantiye Kontrolleri...

Merhabalar,

Bu hafta yazamadım. Hafta İçi Denizli'de şantiye kontrolündeydim bu nedenle bayağı yoğun bir hafta oldu benim için. Dün akşam evime döndüm. Bazı zamanlar iş nedeniyle kısa seyahatlerim oldu ama bu sefer çok yoğundu ve o kadar çok özlemişim ki evimi, İstanbul'u.  Bugün eşim çok ısrar etse de evden çıkasım gelmedi. Oturdum akşama kadar evde:)

Kontrollerden görüntüler;) Denizli güzelde, Adana beklediğim gibi değil , hele Kozan ilçesi. Şalgam suyu tabi ki tavsiye edilir.







Adana'da kara keçi . Yakalamışım bir kere bırakır mıyım hiç. Boğazlamışım birde:)




Sevgiler,

Meldemoz.

22 Mayıs 2011 Pazar

Böreklerim...

Sabah erkenden kalkıp (dün evi pırıl pırıl yapmıştım. Çalışınca ince temizlik hafta sonu oluyor bildiğiniz gibi) meşhur böreklerimi yapmaya başladım. Evime gelen misafirlere artık fix ikramım oluyor böreklerim. Eve giren hoşbulduk diyip, börekler nerde diyor.:) Bu geleneği bozmayıp benim (karışık sebzeli olan) ve eşimin (Elbistan Peynirli olan) çok sevdiği börekleri yapmaya başladım.

1. tarifim karışık sebzeli börek;
Malzemeler
Yufka (hazır veya vaktiniz varsa siz yapabilirsiniz.)
İçi için;  havuç, patates, patlıcan, kabak, maydanoz, baharatlar
1 yumurta ve 1 kaşık yoğurt.
Gelelim tarife: Öncelikle 1. resimde olduğu gibi havuçu ve patatesi haşlıyoruz. Aynı kapta haşlayınca tatları daha iyi karışıyor. 2 resimde olduğu gibi patlıcan ve kabağı orta boyda kare şeklinde doğrayıp, kızgın yağda kızartıyoruz. Resim 3 teki gibide geniş bir kapta hepsini güzelce karıştırıyoruz. (patates ve havuçta haşlandıktan sonra küp küp doğranıp,kaba alalım.) içine biraz tuz, biraz karabiber çok az pul biber ekleyip güzelce karıştırdık ve iç harcımız hazır oldu bile.
4. fotoğraftaki gibi yufkayı 2 ye katlayıp arasını sert olmasın diye çok az fırça ile yağlıyoruz. sonra 5 teki gibi 4 e katlayıp, 6 daki gibi 4 eşit kare parçalara bölüyoruz.


7 deki gibi içine harcı koyup. 8 deki gibi kare şeklinde katlayıp, üzerine de 1 yumurta ve 1 kaşık yoğurdu çırptığımız harcımızı sürüp birazda çörek otu attık mı tamamdır fırına vermeye. 150-200 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Son hali ise en altta:)

2. tarifim ise Elbistan Peynirli Yuvarlak Börek

Adından da anlaşılacağı gibi böreğimizin içi için meşhur Maraş - Elbistan peyniri (eşimin memleketi olduğu ve peyniri sevdiği için sürekli getirtiyoruz) ve biraz da maydanoz.
Bu peyniri yemek için önce sıcak suda 2-3 dk bekletmek gerekiyor. Bozulmaması için tuzlu suda ve buzdolabında bekletildiği için çok sert oluyor. İçine istediğiniz peyniri koyabilirsiniz. 
Neyse peynirimizi hazırladık (bkz resim a). maydanozlarımız ince ince kıydık ve ikisini  rondoya attık. Biraz yağ, biraz pulpiber , tuz atmıyorum peynir yeterince tuzlu oluyor. Bunları bir güzel karıştırdık ve iyice rondo da doğradık.(içinin fotoğrafını çekmeyi unutmuşum.) Böreğimizin içi hazır.
Önce yufkayı ortadan ikiye kesiyoruz. Sonra resim b deki gibi 3 eşit üçgene kesiyoruz. İçine harcımızı koyup,  sarma gibi sarıyoruz.  Tepsiye yerleştirdik. Üstüne yine 1 yumurta ve 1 kaşık yoğurdu çırpıp sürdük. Biraz susam ve biraz çörek otu. 150-200 derecede üstü kızarıncaya kadar pişir.




Afiyet olsun.


Çileklerimm..:)


Şu yazımda artık doğal beslenmeye karar verdiğimi yazmıştım. Geçen hafta sonu memleketime annemleri ziyarete gittik  eşimle. Çok özlemişim Ereğli'yi, özellikle annemleri.Neyse lafı fazla uzatmadan Ereğli'den aldığım meşhur Osmanlı Çileklerim büyümüşlerde çiçek açmışlar:) Hemde Yediveren 'inden:)


Önceki yazılarımda daha tohum olan maydanoz ve biberlerim nasıl olmuşlar bakalım.
Bir süredir odanın birinde bakıyorduk artık havalar ısınınca yani yaklaşık 2 haftadır balkondalar. Güneş yaradı tabi. Adını hatırlamadığım kabındaki çiçeği beğenip aldığım çiçeğim de bayağı büyümüş.                  Bakar mısınız...


Saksılarımın temizlenmeye ihtiyacı var sanırım fotolara bakınca daha iyi anladım.

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Ev işleri...

Hafta içi yoğun olması sebebiyle ancak hafta sonu ev işleriyle ilgilenebiliyorum. Bu hafta sonu da kaç zamandır yapmak istediğim fakat seyahatlerden dolayı bir türlü yapamadığım çerçevelerimi boyadım ve nihayet duvarıma asabildim.

Yine eskileri gibi osmanlı renklerinden mürdümü kullandım (tüm çerçevelerim aynı renk olsun istiyorum) ve yeni çerçevelerim eskilerin yanında yerlerini aldılar :)



Şimdilik fotoğraf duvarıma bu kadar çerçeve yeterli. Yenilerini ekleyip çirkin ve kalabalık görünmelerini istemiyorum.

27 Nisan 2011 Çarşamba

Bir takım hevesler...

Eşimle birlikte evlendikten sonra çok kilo aldık. ben 48 dim 55 oldum :) eşimi hiç söylememeyim. Fazla yediğimizden değil doğal ve sağlıklı beslenemediğimizden dolayı olduğunu düşünüyoruz ve tabi sporda yapılmıyor. Bunların hepsi birleşince kısa sürede kilo almak kaçınılmaz oluyor.

Napalım napalım derken spora başlayalım dedik . İlk sabah saat 6 da kalkıp, 7 ye kadar spor yaptık sonra duş sonra iş, ilk günün akşamı ikimizinde üzerinden tır geçmiş gibi:) akşam erkenden yattık. Ertesi sabah yine erken kalkıp pes etmek yok dedik ve doğruca spora. Heryerimiz zaten acıyor derken yine iş akşam yine yorgunluk. Alışacağız dedik pes etmek yok. 3. sabah alarm çalıyor biz susturuyoruz, yine çalıyor, yine susturuyoruz derken işe zor yetiştik:)

Spor mutlaka gerekli ama biz şuan için yapamıyoruz :) Az yiyelim dedik. Yemekleri az yapıyorum fakat bu sefer aburcubur fazla yiyoruz. Sonra karar verdik, bundan sonra az yiyeceğiz, abur cubur yok, sürekli meyve ve doğal yollarla yetiştirilmiş gıdalarla besleneceğiz.

Uzun lafın kısası :) Eminönü'ne gittik. Güzelce saksılarımızı beğendik. Sonra bir paket  domates, kalın ve ince yapraklı maydanoz ve küçük biber tohumlarından aldık.
Onları da bir güzel ektik ve her gün suluyoruz bakalım becerebilecek miyiz.

Bir hafta sonraki halleri de aşağıda. Şimdi biraz daha büyüdüler :) Sabırsızlanıyorum.

6 Mart 2011 Pazar

FÖN MAKİNESİ

Çok önemli tüyolar vereceğim. Fön çekmeyi ve düz saça bayılıyorum bu nedenle hergün fön makinesi sesi evimizden eksik olmuyor.Özellikle sabahları işe giderken:)
Saçına fön çekenlerin en önemli malzemeleri fön makinesi ve tarağıdır. (Saçına bakması gereken en önemli şey tabiki :)). Benimde kuaförüm den satın aldığım bir fön makinesi vardı. Sesi ve ısısı da fazla idi. Güzel düzlüyordu fakat duştan sonra saçımın ne kadar yıprandığını görüp bu halde dolaşamayacağım dan yine fön çekiyordum. Bu döngü böyle sürekli devam ediyordu taki makinemi banyoda elimden düşürüp içindeki bir takım techizatını kırana kadar. İyi ki kırmışım:) Önce sesi değişti. İki gün daha kullandım sonra tamamen bozuldu. Hemen fön makinesi arayışına girdim ki bir daha kuaförlerden kesinlikle almam. En ucuzunu pahalıya satmaya çalışıp, saça en çok ısıyı vereni seçiyorlar.
İnternetteki yorumları okudum birkaç kuaförü arayıp belirlediğim modelleri sordum. Sitelerine baktım. Garantilerine ve teknik servis hizmet bilgilerine ulaştım ve bir tanesinde uzun araştırmalarım sonucu karar verdim. ETAP 3200 PROFESSIONAL. Yorumlarda her yerde 2000 watt yazıyor ve ucu yok deniliyor. Ama alınınca görüyorsunuz ki 2200 watt ve ucu da içinde:)
Şiddetle bu makineyi tavsiye ediyorum. 2 yıl garantisi var ve ısısı da saçıma zarar vermedi. Kullanınca okuduğum yorumları daha iyi anlıyorum ve çok memnun kaldım. Kolayca fön çekiyorum:)